SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

MESACİD BAHSİ

<< 560 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

67 - (560) حدثنا محمد بن عباد. حدثنا حاتم (هو ابن إسماعيل) عن يعقوب بن مجاهد، عن ابن أبي عتيق؛ قال: تحدثت أنا والقاسم عند عائشة رضي الله عنها حديثا. وكان القاسم رجلا لحانة. وكان لأم ولد. فقالت له عائشة:

 مالك لا تحدث كما يتحدث ابن أخي هذا؟ أما إني قد علمت من أين أتيت. هذا أدبته أمه وأنت أدبتك أمك. قال فغضب القاسم وأضب عليها. فلما رأى مائدة عائشة قد أتي بها قام. قالت: أين؟ قال: أصلى. قالت: اجلس. قال: إني أصلي. قالت: اجلس غدر! إني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: "لا صلاة بحضرة الطعام، ولا هو يدافعه الأخبثان".

 

[ش (لحانة) أي كثير اللحن في كلامه. (من أين أتيت) من أين دهيت. (وأضب) أي حقد. (اجلس غدر) قال أهل اللغة: الغدر ترك الوفاء. ويقال لمن غدر: غادر وغدر. وأكثر ما يستعمل في النداء بالشتم. وإنما قالت له: غدر، لأنه مأمور باحترامها، لأنها أم المؤمنين وعمته وأكبر منه وناصحة له ومؤدبة. فكان حقها أن يحتملها ولا يغضب عليها. (الأخبثان) هما البول والغائط].

 

{67}

Bize Muhammed b. Abbâd rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim — ki İbni İsmail'dir — Ya'kûb b. Mücâhid'den, o da İbni Ebî Atik'den naklen rivayet etti. İbni Ebî Atik şöyle demiş:

 

  Ben ve Kaasim, Âişe (Radiyallahû anha)'nın yanında bir şeyler konuşduk. Kaasim konuşmalarında çok hatâ eden bir kimseydi. Kendisi bir ümmüveled'in çocuğu idi. Âişe ona:                

 

  «Sana ne oluyor ki şu kardeşim oğlu gibi konuşmuyorsun? Ama bu konuşmanın sana

nereden geldiğini ben bilirim. Bunu annesi terbiye etti, seni de annen terbiye etti.» dedi. Bunun üzerine Kaasim kişdl ve Âişe'ye kin bağladı. Âişe'nin sofrası getirildiğini görünce ayağa Âişe: 

 

  Nereye? dedi. Kaasim:                    

 

  Namaz kılacağım. Cevâbını verdi. Aişe: .

 

  Otur (Oraya) dedi. Kaasim:

 

— Ben hakîkaten namaz kılacağım!., dedi. Aişe:

 

  Otur (Oraya!) serseri! Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Yemek hazır oldunca bir de büyük ve küçük abdest bozacağı geldiğinde namaz kılınmaz.»  buyururken işittim; dedi.

 

 

(560) حدثنا يحيى بن أيوب وقتيبة بن سعيد وابن حجر. قالوا: حدثنا إسماعيل (وهو ابن جعفر) أخبرني أبو حزرة القاص عن عبدالله بن أبي عتيق، عن عائشة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله. ولم يذكر في الحديث قصة القاسم.

 

{….}

Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybetü'bnü Saîd ve îbni Hucr rivayet ettiler. Dedilerki: Bize İsmail —ki İbni Ca'fer'dir— rivayet etti. (Dediki) Bana Ebu Hazrete'l - Kaass Abdullah b. Ebî Atîk'den, o da Aişe'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadis'in mislini haber verdi. Yalnız bu hadîsde Kaasim kıssasını zikretmedi.

 

 

İzah:

Bu hadîsin muhtelif rivayetlerini Buhârî «Et'ime» ve «Ezan» bahsinin muhtelif yerlerinde tahrîc etmişdir.

 

Hadîs'in bütün rivayetleri sofra hazır olduğu zaman, birde büyük ve küçük abdest sıkıştırdığında namaz kılmanın mekruh olduğunu göstermektedir.

 

Rivayetlerin ekserisinde akşam namazının ve akşam yemeğinin zikredilmiş olması hükmün o namaza ve o yemeğe inhisarını iktizâ etmez. Akşam namazının zikredilmesi oruçlunun iftarı münâsebeti ile olsa gerektir. Yoksa bâzan oruçlu olmayan bir kimse öyle acıkmış bulunur ki oruçludan daha iştihâlı ve daha çok yer. Binaenaleyh maksad Hz. Aişe hadîsinde işaret buyurulduğu vecîhle hangi namaz vaktinde olursa olsun aç bir kimsenin önüne sofra getirilirse hemen yemesi lâzım geldiğini, o anda namaz için ikaamet getirilmiş olsa bile kârnını doyurmadıkça namaza kalkmaması gerektiğini anlatmakdır. Bundan murâd namazın huşu' ve huzurunu sağlamakdır. Çünkü karnı aç olan bir kimse sofranın geldiğini de görürse hasbelbeşeriyye aklı fikri yemekde kalır. Bunun böyle olduğu Hz. îbni Abbâs 'dan dahî rivayet edilmişdir. Bir de kul muhtâcdir. Allah-ü Zülcelâl ise bütün âlemlerden müstağnidir. Binaenaleyh muhtacın hâli tercih olunur.

 

Bâzıları: «Namaz için ikaamet getirilirken sofra da gelirse açlığının şiddetini giderecek kadarcık bir veya iki lokma yer; karnını namazı kıldıkdan sonra doyurur» demişlerse de hadîsin bâzı rivayetlerinde yemekte acele edilmemesinin hassaten tenbîh buyurulması bu tevile mahal bırakmamışdır.

 

Ulemâ buradaki yeme emri hususunda ihtilâf etmişlerdir. Cumhûr'a göre buradaki emir nedib içindir. Binaenaleyh karnı aç olan bir kimsenin sofra hazır bulunduğu takdirde evvelâ yemek yemesi mendûpdur. Bâzılan buradaki emrin vücûb ifâde ettiğini söylerler. Nitekim Zahirîler mezhebi de budur. Onlara göre önüne sofra konmuş bir kimse ikaam işiterek yemek yemeden namaz kılarsa namazı bâtıl olur.